Ben söyleyeyim de sen çıkar içinden alacaklarını cımbızla mı çekersin ,daldırır küreği dolusuyla mı alırsın senin tercihin.
O kadar çok konuşuyor ,o kadar çok biliyoruz ki, hiçbir şey duyamaz ,göremez ,hissedemez oluyoruz. Kafamız önümüze eğik ellerimizde ki küçük kelepçeyle bir ömre hapsoluşumuzu seyrediyoruz. Hem de gülerek . O anlamsızlığa verdiğimiz saatleri bir dakikacık dahi olsa kendi gelişimimize ayıramıyoruz. Okumuyor ,çocuklarımızla ,eşimizle, sevdiklerimizle güzel vakit geçiremiyoruz. Herkes kendi kabuğunda kendi yok oluşunda.
Tabiatı unutmuşluğumuz sebebi olsa gerek , kalbimizin katılaşmasında .By paslar bile açamıyor dar geçitleri, erozyona uğramış geçmişimizi geleceğimizi, ,feryadımızla düşen çığ yığınları gibi umutlarımızı.
Gölgeler çoğalmış, bazen sağda bazen solda, önümüzde ,arkamızda . Bir kabus gibi geçmiş boyumuzu ,çökmüş omuzlarımıza.
Giydiğimiz ayakkabılar bol geliyor, o elbise bize dar geliyor , farkındayız ama bırakmıyoruz kapılmışız gücün amansız cazibesine .
İçimizdeki savaş sürüyor , iyiler kötüler savaşı .İyiyi ne kadar beslesek te kötü yine yolunu buluyor ,çalıyor çırpıyor haksızlığını bile bile o da besliyor kendini sinsice.
Anı yaşayamamazlığımızdan dem vuruyor bedenler , gelecek kaygısı set vuruyor önüne buna kim ne eder.
İyiyiz herkesi iyi biliyoruz , karşımızda hiç kötü çıkmaz mı sanıyoruz.
Hep de bizim başımıza geliyor diye düşünür duruyoruz ,ders varsa hepsini tamamlıyoruz, biri bitince diğer dersle sınanıyoruz.
Comments